Gül cenneti
Bir zamanlar kimsenin bilmediği bir ülkede gül cenneti varmış.
Burada rengarenk birbirinden güzel güller yetişirmiş.
Gül cennetinin olduğu yerde hava mis gibi gül kokarmış.
Gül cennetinin kralı kendine gül yüzlü bir kraliçe ararmış.
Kral kendisini çok yalnız hissedince güllerinin arasına gider onlarla konuşurmuş.
روزی روزگاری در یک کشوری که هیچکسی نمیشناخت یک بهشت گل رز بود.
در اینجا رزهای رنگارنگی که یکی از دیگری زیباتر است پرورش مییافت.
در جایی که بهشت گل رز بود هوا بوی خوش رز میداد.
پادشاه بهشت گل رز به دنبال یک ملکه گلرو بود.
پادشاه وقتی خیلی احساس تنهایی میکرد بین رزها میرفت و با آنها صحبت میکرد.
Sarı güllerin yanına yaklaşıp "Benim güzel sarı gülüm, kraliçemin saçları senin gibi sarı olsun." demiş.
نزدیک رزهای زرد میشد و میگفت: "ای رز زرد زیبای من، موهای ملکهام مثل تو زرد باشد."
Sonra beyaz güllerin yanına yaklaşıp "Benim güzel beyaz gülüm, kraliçemin yüzü senin gibi beyaz olsun." demiş.
سپس نزدیک رزهای سفید شد و گفت: "ای رز سفید زیبای من، صورت ملکهام مثل تو سفید باشد."
Pembe güllerin yanına yaklaşınca da "Benim güzel pembe gülüm, kraliçemin yanakları senin gibi pembe olsun" demiş
وقتی هم نزدیک رزهای صورتی شد گفت: "ای رز صورتی زیبای من، گونههای ملکهام مثل تو صورتی باشد."
Sonunda kırmızı güllerin yanına gelmiş "Benim kırmızı gonca gülüm, kraliçemin dudakları senin gibi kırmızı olsun." demiş.
در نهایت کنار رزهای قرمز آمد و گفت "غنچه رز قرمز من، لبهای ملکهام مثل تو قرمز باشد."
Demiş demesine ama istediği kraliçeyi bir türlü bulamamış.
Bir gün yine güllerin arasında dolaşıp onlarla dertleşiyormuş.
Birden güllerin arasından aksakallı bir ihtiyar çıkıvermiş.
Ağır ağır konuşmuş.
Üzüntünün sebebini bilirim kralım.
Gül yüzlü bir kraliçe istersin.
Kral "Nereden bildin ihtiyar? diye sormuş.
Bunun üzerine aksakallı adam "Dediklerimi yaparsan kraliçene kavuşursun" diyerek devam etmiş.
Şu elimdeki gül fidanını dikecek her gün göz yaşınla suluyacaksın.
Gelecek ilkbaharda bugün senin kraliçen olacak demiş.
Sonra da yok olup gitmiş.
Kral rüya gördüğünü sanmış.
Ama ihtiyarın elindeki gül fidanı ayaklarının dibinde dururmuş.
Kral bu fidanı dikmiş.
Bir gül fidanı kraliçe olur mu? diyerek başlamış ağlamaya.
Gelecek ilkbahara kadar her gün ağlamış durmuş.
Kış gitmiş ilkbahar gelmiş.
Kral her zaman ki gibi fidanın başına ağlamaya gitmiş.
Birde bakmış ki gül fidanının yerinde gül yüzlü, gül kokulu, güzel bir kız duruyor.
Bu kız kralın istediği kraliçeymiş.
Evlenip çok mutlu yaşamışlar.
Birde gülperi isminde kızları olmuş.
گفت ولی ملکهای که میخواست را نمیتوانست پیدا کند.
یک روز باز میان رزهایش قدم میزد و با آنها درد و دل میکرد.
ناگهان از میان رزها یک پیرمرد ریش سفید بیرون آمد.
به آرامی صحبت کرد.
دلیل ناراحتیات را میدانم پادشاهم.
یک ملکه گلرو میخواهی.
پادشاه پرسید "از کجا میدانی پیرمرد؟"
سپس پیرمرد اینطور ادامه داد و گفت "اگر کارهایی که میگویم را انجام بدهی به ملکهات خواهی رسید.
این نهال رزی که در دستم هست را میکاری و هر روز با اشک چشمت به آن آب میدهی.
بهار سال آینده همین روز ملکه تو حضور خواهد داشت."
بعد هم رفت و ناپدید شد.
پادشاه فکر کرد رویا میبیند.
ولی نهال رزی که در دستان پیرمرد بود جلوی پاهای پادشاه قرار داشت.
پادشاه این نهال را کاشت.
گفت "مگر یک نهال رز ملکه میشود؟" و شروع کرد به گریه کردن.
تا بهار سال آینده هر روز گریه میکرد.
زمستان رفت و بهار آمد.
پادشاه مثل همیشه رفت پیش نهال تا گریه کند.
ناگهان میبیند که به جای نهال رز یک دختر زیبای گلرو که بوی گل میداد ایستاده بود.
این دختر ملکهای بود که پادشاه میخواست.
ازدواج کردند و با شادمانی زندگی کردند.
و صاحب یک دختر به نام گلپری شدند.